

Bismillahirrahmanirrahim
“Asra yemin olsun ki; insanoğlu ziyandadır. Ancak iman edip salih amel işleyenler, hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna.”
Asr suresini hayatına nakşeden Müslümanlar hangi dönemde yaşarsa yaşasınlar bulundukları toplumlarda, iyinin, güzelin, faydalının, adaletin temsilcisi olmuşlardır. Allah-u Teâlâ’nın insana yüklediği halifelik makamını hakkıyla koruyan ve bu uğurda hiçbir engel tanımayan samimi insanlar bulundukları devirlerin şartlarında en büyük mücadeleleri vermişlerdir. Hz. Adem (as) ile başlayan Hak-batıl mücadelesi Asr-ı Saadet ile zirveye ulaşmıştır. Yaşadığımız asırda yolumuzu aydınlatan büyük dava insanları, Allah Rasulü’nün (sav) ve sahabe efendilerimizin (rıdvanullahi aleyhim ecmain) izini takip eden üstün şahsiyetlerdir.
Tüm dünyanın ve özellikle İslam coğrafyasının durumuna baktığımızda; Kuran ve sünnetin aydınlığından mahrum kalan ve Asr Suresi’nin anlattığı Müslüman kimliğinden uzaklaşan toplumların akıbetini görmekteyiz.
ASR’A YEMİN OLSUN Kİ!
Allah-u Teâlâ Kuran-ı Kerim’de kendi Zatına, Resullere, Kuran’a, Meleklere, Kıyamet gününe ve birçok varlıkların üzerine yemin etmiştir. Aksam’ul Kuran olarak isimlendirilen bu yeminler ilahi hakikatleri tekit ve teyit etmektedir. Allah-u Teala, üzerine yemin ettiği nesne ve kavramların kıymetini bildirmeyi ve yeminden sonra zikrettiği hükümlerin de önemini vurgulamayı murat etmiştir. Allah-u alem. Kuran’da on yedi sureye yeminle başlanmıştır. Bir Müslümanın Allah-u Teâlâ’dan başkasına yemin etmesi yasaklanmışken Allah’ın (cc) mahlûkat üzerine yemin etmesi bir bakıma her şeyin yaratıcısı olma hasebiyle kendi zatınadır.
Allah-u Teâlâ’nın Kuran-ı Kerim’de üzerine yemin ettiği şeylerden birisi de zamandır. Vel-asr; Asr’a, Ves-subh; Sabaha, Ved-duha; Kuşluk vaktine, Vel-leyl; Geceye yemin olsun diye başlayan yeminler bunlardan birkaçıdır.
Zaman insan için en kıymetli mefhumdur. Zira ömür, insana doğumu ve ölümü arasında verilmiş bir mühlettir ve insan bunu en iyi şekilde değerlendirmekle de imtihan olur. Çünkü geçen zamanın geri kazanımı yoktur ve her şey vaktinde değerlidir. Vaktinde kılınan namaz, zamanında söylenen maruf bir söz veya bir güzel davranış her daim kıymetlidir. Hayatın içerisinde bazı şeylerin telafisi mümkünken zamanın telafisi yoktur ve geçen zaman bir daha asla ele geçmez. Tıpkı gençliği bir daha geri getiremediğimiz gibi. Nice insanların gençlikte dünya meşgalelerine dalıp en güzel ve verimli çağlarını boşa harcadıklarına dair pişmanlıklarına şahit oluruz.
Şenay ŞEKER