

“Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz ve helâl olanlarından yiyin! Eğer yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız O’na şükredin!”
Bakara / 172. Ayet
Temizlik hayatı kolaylaştırıp güzelleştirdiği oranda faydalıdır ve mutlu eder. Aksi ruhu fırtınadan tufana sürükleyen bir boran olur. Son günlerde Ankara’da yaşanmış gerçek bir hikâyeden uyarlama “Masumlar Apartmanı” Dizisiyle gündemimize oturan “Temizlik Hastalığı” OKB’den bahsediyorum. Dizinin belki de bu kadar popüler olmasının nedeni herkesin kendinden bir şeyler bulup aynaya bakma fırsatı elde etmesi.
Otuz yıl önce görev dolayısıyla bulunduğumuz Sivas’ta böyle bir vaka ile komşu olduğumdan mıdır nedir konuya duyarsız kalamadım. Psikolojik bir rahatsızlık olan bu durum altta yatan duygu ve düşünceler sonucu ortaya çıkan bir dışa vurum olarak ifade ediliyor.
Çok zor bir hastalık olmasına karşın acıyan toplum olarak yeni yeni hastalık olduğunun farkına varıyor olmamızda. Numara yapıyor cümlesiyle karşılaşmış, kendini titizliğin arkasına saklayan ne çok vaka var oysa. Hijyen ile temizlik farklı kavramlar olmasına rağmen ülkemizde aynı anlamda kullanılmakta “Ben hijyene önem veriyorum.” cümlesi sık sık üstünlük kelimesi olarak telaffuz edilmekte. Halbuki temiz olmak ayrı temiz sanmak ayrı şey.
Temiz olmadı hissi veya hakkıyla temizleyememe hissi insanı yer bitirir. İslam buna vesvese der ve pratik basit önlemlerle bertaraf eder.
Bunun dışında bir de deterjan bağımlılığı var ki, temizlik hastalığından ayrı ‘Kozmetik ve Deterjan’ sektörünün daha çok satma emeline uygun reklam ve topluma pompalanan söylemlerden kaynaklandığı bariz ortada. Açık bir malzeme terörü yaşanıyor.
Habibe ALPAY AYDIN