

Üç kıtada at koşturmuş, dünyaya adalet getirmiş Osmanlı Devleti, ne var ki, batılılaşma temayülleri ile birlikte gücünü yitirmeye başlamıştı. Batı’ya düzenlenen seferler ilay-ı kelimetullah uğruna yapılırken, nice insanın İslam ile şereflenmesine vesile olmuştur. Bununla birlikte Osmanlı’nın etnik yapısının çeşitliliği ve zamanla oluşan diplomatik ilişkiler, Osmanlı topraklarında bir etki meydana getirmiştir.
İLK BATILILAŞMA EMARELERİ
Osmanlı Devleti’nde 16. yüzyıldan itibaren merkezi devlet yapısında başlayan bozulma, savaşlarda alınan mağlubiyetler, siyasi, ekonomik, sosyal düzeni etkileyen isyanlar içtimai hayatı sarsmıştır. Henüz Batılılaşma etkisinin pek hissedilmediği 17. yüzyılda Koçu Bey’in IV. Murat’a sunduğu risaleler devlet kademelerindeki bozulmaya engel olamamıştır.
Dönüşüm esasında Tanzimat ile başladıysa da batılılaşma hareketleri öncelikle Paris’e ilk daimi elçi olarak gönderilen Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin oralardan etkilenmesi ve gördüklerini bir Sefaretname yazarak saraya sunmasıyla gelişti diyebiliriz. Evvela siyasi ve askeri sahada emareleri görülen batılı gibi düşünme batılı gibi yaşama eğilimi günümüzde de hız kesmeden her alanda devam etmektedir. Doğrusu Osmanlı’da batılılaşma modernleşme hevesi Lale Devri, III. Selim dönemi ve peşinden Tanzimat Fermanı beraberinde Batı’nın siyasi, askeri, ekonomik, sosyo-kültürel alanlarda tesirinin birer göstergesidir.
Nazmiye GÜLBAŞ