

İnsanoğlu kendi varlık serüveninde, zıtlıkların tezahürü olarak yansır hayata. Öyle değil midir dünya? Sıcak soğukla, mutluluk hüzünle, gece gündüzle, hüzün sevinçle, tevazu kibirle bir bütündür. Metafiziksel bir dengedir bu aslında. Hüzünlüyken sevince hasret duyar. Hüznü sevinçle tanır. Tevazu halindeyken, kibrin sahilinden geçmemeye çalışır. Bu haldeyken bile ruhundan fark etmeden kibri barındırır.
Özlem duyarken, vuslat çıkmaz tahayyülünden. Birlikte yatar, birlikte kalkarlar. Vuslata erinceye kadardır özlemin yoldaşlığı. Ümit ve korku… Resulullah (S.A.V.) : “Kalbinde ümit ve korkuyu bir arada barındıran kimseye Allah umduğunu verir.”* buyuruyor.
Zıtlık zenginliktir. Başkasının farklılıkları kendi içimizde gömülü özelliklerimizi ortaya çıkarır. Zıt fikirlerle eğer orta yol bulunursa, güzel yerlere varılabilir. Zıtlık ve çatışma aynı kapta bulunmaz. Bu şekilde ruhsal zenginlik elde edilmez. Hoşgörü hamuru ile yoğurmak lazım zıt fikirleri.
Zıtların eşsiz uyumu irdelendiğinde şaşırtıcıdır. Sırayla kendilerini gösterirler. Önce beyazdır yaşam, sonra siyah.
DİLEK PULAT DUMANGÖZ
Devamı Maaile Dergi Ocak Sayısında…