

Kitleleri yönlendirme konusunda sahip olduğu gücün farkında olan medya ve araçları, kitle imha araçlarına dönüşmeye, bununla beraber toplumun ahlaki ve mahremiyet duygusunun ve aile kurumunun temelini sarsacak formatları ekrana yansıtmaya devam ediyor. Bir izleyici, televizyonun kumandasını eline alıp kanal kanal dolaşırken hemen her kanalda bir cinayetin açıklığa kavuşmasını irdeleyen sunucuya, aldatıldığını iddia eden bir şahsın ifadelerine, çocuğunu terk edip yıllar sonra arayan bir annenin gözyaşlarına rastlayabilir.
Son yıllarda televizyon ekranlarında gündüz kuşağı programları olarak hayatımıza giren bu formatlar, son derece yüksek izlenme oranları ile seyredilmektedir. Maalesef, şiddet içerikli, ahlak değerlerin bertaraf edildiği, suç teşkil eden davranışlar medya araçları tarafından sıklıkla kullanılmaktadır. Televizyon kanallarında yayınlanan bu programlarda boşanma, aldatma-aldatılma, alıkoyma-kaçırılma, cinayet vakaları, çocuk istismarı gibi konular milyonların önünde işlenmektedir. Senaryolardan farksız hikâyelerle içi doldurulan bu programlar, toplumsal sarsıntının oluştuğu ve eşe, dosta, akrabaya, komşuya güvenin kalmadığı bir ortam hazırlamıştır.
Sedanur BULUT