

“Her gerçek bir hayalle başlar!” (Necmeddin Erbakan)
Hayal etmek! Kıymetli kelime, bir o kadar da büyülü. Bildiğini hayal eder insan. Özlediğini hayal eder. İnandığını hayal eder sonra. Ama illa, hayal ederse çalışır, hayal ederse başarır.
Malum, zulümlerin ve kaosun alıp başını, başımıza kaldığı bir çağa denk düştü ömrümüz. Aslında dünyanın kurulduğu günden beri hep iki denklem üzerine sürdürdü varlığını. Hak ve batıl. Bazen hak hâkim oldu yeryüzüne, bazen de batıl. Burada bize düşen, sık sık vurguladığımız gibi hakkın tarafında yer almaktır. Teknolojinin ve iletişimin son derece ilerlediği ve çok noktada hayatlarımızı değiştirdiği günümüzde bir Müslüman olarak bizim en temel vazifemiz yine Allah’ın rızasıdır.
Öyleyse günümüze yakından bakmak, iyi tanımlamak lazım. Yaşadığımız zamanı iyi tanımlamak kendimizi de iyi tanımayı sağlayacaktır. Durduğumuz taraf hakkın tarafı mı, batılın tarafı mı? Konuştuğumuz sözler hakkı mı temsil ediyor, batılı mı? Yürüdüğümüz yol hakka doğru mu, batıla doğru mu? Yaptığımız iş hakka mı hizmet ediyor, batıla mı? Bu sorular uzar gider ve vereceğimiz cevaplar bize yol haritası çıkarır.
Zaman zaman dünyadaki güç dengeleri değişebilmekte dedik. Şu an dünyayı yönetmeye soyunmuş güçler ölümsüzlük peşinde koşarken Allah’ın bir planı elbette vardır. Esas olan bu noktada biz neredeyiz ve ne yapmaktayız?
Yıllardan beri haykırdığımız bir sloganımız var. ‘Yeni bir dünya için azim ve kararlılıkla, canla başla çalışacağıma söz veriyorum!’ Bu sadece bir slogan değil elbette. Bu
bir gereklilik. Allah’ın adaletinin hâkim olduğu, sevginin ve kardeşliğin hüküm sürdüğü bir dünyayı düşledik bu sözümüzle. Adaletin yaşayan her fert için gerekli olduğunun vurgusuydu bu slogan. Sevginin, zulümleri durduracağı inancı taşıyordu.
Fatma YILMAZ