Connect
Yukarı çık

ANNE MUTLUYSA HERKES MUTLUDUR PSİKOLOG AYŞE ERYILMAZ MAAİLEYE KONUŞTU!

Annelik… Kimi zaman uykusuz gecelerin, kimi zaman derin bir şefkatin, çoğu zaman ise görünmeyen fedakârlıkların adıdır. Yüce dinimiz İslam’ın “Cennet annelerin ayakları altındadır” diyerek yücelttiği bu kutsal makam, modern çağın karmaşasında ne yazık ki gitgide yorulmakta, yalnızlaşmakta, sorgulanmaktadır. Bugünün annesi hem çocuklarının ruhsal gelişimi için çabalamakta hem de kendi kimliğini korumaya çalışmaktadır. Bu çaba ise bazen yetersizlik duygusuna, bazen tükenmişliğe ve hatta manevi boşluklara yol açabilmektedir.

İşte bu sorularla yola çıktık ve Psikolog & Aile Danışmanı Ayşe Eryılmaz’a kulak verdik. Modern zamanlarda anneliği zorlaştıran faktörleri, sosyal medya baskılarını, yalnızlaşan anneleri, dijital çağda çocuk yetiştirmenin zorluklarını ve en önemlisi bu zorlukla nasıl başa çıkılması gerektiğini konuştuk.

Bu söyleşi, sadece annelere değil; anneleri daha iyi anlamak isteyen herkese bir davet niteliğinde… O halde buyurun efendim…

MODERN DÜNYADA ANNELİK
Annelik İslam’da bir makamdır, rahmetle taçlanan bir sorumluluktur. Ancak günümüzde annelik çoğu zaman yük gibi hissediliyor. Sormak gerekiyor: Bu kopuşun sebebi ne? Neden anneler bugün bu kadar yalnız, bu kadar yorgun ve çoğu zaman kendini yetersiz hissediyor? Psikolog Ayşe Eryılmaz’a göre bu sorunun cevabı hem çağın ritminde hem de toplumsal beklentilerde gizli…

“Modern çağla birlikte her şeyde olduğu gibi annelik ve annenin rolleri de büyük oranda değişti. Eskiden bir çocuğu mahalle büyütürdü, geniş aile yapıları vardı.Günümüzde anneler çoğunlukla destek almadan kendileri büyütmeye çalışıyor. İkinci olarak; modern çağda toplum kadından hem ‘ideal anne’ hem de ’başarılı çalışan kadın’ olmasını bekliyor. Bu iki rol arasında sıkışan anneler hiçbirini tam yapamadıkları hissine kapılıp yıpranıyor. Üçüncü olarak; sosyal medyanın etkisiyle annelerin kendilerini orada gördükleri mükemmel anne modelleriyle kıyaslayıp yetersiz hissetmesi, anneliğin doğallıktan çıkıp performans yarışına dönüşmesine sebep oluyor.”

MÜKEMMEL ANNELİK MÜMKÜN MÜ?
Toplumun, özellikle de sosyal medyanın çizdiği “ideal anne” portresi, gerçek anneleri yıpratıyor. Hep daha fazlasını yapmalı, her anını en iyi şekilde geçirmeli ve hep gülümsemeli… Peki bu mümkün mü? Gerçek annelik bu mu? Ayşe Eryılmaz, günümüz annelerinin içsel baskılarını ve bu kusursuzluk yarışının nelere mal olduğunu bizler için değerlendirdi:

“Toplumun ‘iyi anne’ mükemmel anne’ olmakla ilgili dayattığı kalıplar, anneleri her konuda en iyisini yapmalısın kaygısına itiyor. Çocuğuna karşı hep en iyisi olmaya çalışan anne yapamayınca sinirli,kaygılı,mutsuz,yıpranmış bir anneye dönüşüyor. Her şeyi tam ve eksiksiz yapmaya çalışmak aksine anneleri daha yetersiz hissettiriyor. Sosyal medya bu baskıyı ciddi biçimde arttırıyor. Filtrelenmiş kusursuz görünen anne çocuk fotoğrafları, idealize edilmiş annelik hikayeleri gerçek hayatla uyuşmayan beklentiler oluşturuyor. Kadınlar sürekli karşılaştırma içinde kendilerini yetersiz hissedebiliyorlar maalesef.”

HER ŞEYİ YAPAN ANNE MODELİ: “FEDAKARLIK MI TÜKENİŞ Mİ?”
Annelik, şefkatle birlikte dengeyi de gerektirir. Ancak günümüzde birçok anne, çocuğu için her şeyi tek başına yapmaya çalışıyor. Peki, bu durum uzun vadede ne anneye ne de çocuğa gerçekten fayda sağlıyor mu? Psikolog Ayşe Eryılmaz, anneliğin tükenişe değil, tebessüme dayanması gerektiğini vurguluyor:

“Annenin tekbaşına her şeyi yapması mümkün değil, sağlıklı bir annelik yapabilmesi için kendini tanıyıp, destek istemekten çekinmemesi gerekir. Anne çocuğu için herşeyi yapıp, bunu yaparken kendi ihtiyaçlarını görmeyip, kendini ihmal ediyorsa, zamanla tükenmiş, enerjisi kalmamış, sinirli, karşısındakini suçlayan, halinden sürekli şikayet eden birine dönüşebilir. Hiç bir çocuk saçını süpürge etmiş mutsuz bir anne görmek istemez. Bir annenin çocuğuna verilebileceği en güzel armağan güler yüzlü, sevgi dolu bir anneliktir.”

 

SELİME SÜMEYYE ABATAY

Röportajın devamı Maaile Dergi Haziran Sayısında…

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Röportaj