Eğitim kelimesinin kökü eğmekten gelir, diye öğrendik Eğitim Fakültesi’nin Türkçe Öğretmenliği sıralarında. “Ağaç yaşken eğilir” atasözümüzü dört yıllık lisans eğitimimizin içerisinde Freud’dan Ericson’a iyice belledik. Ağacın yaşken eğildiğini bile bile ağaca gerekli ihtimamı gösteremedik sanki. Ağaçlar ormana dönemedi. Sonra “Ne olacak bu Z kuşağı?” diye dertlenmelerimiz sitemden öteye gidemedi. “Ne olacak bu Z kuşağının hali?” dediğimizde dönüp hiç aynaya bakamadık ne yazık ki! Aaa evet aile, tabi ya aile çok önemli. Yetişme çok önemli. Bu hiç aklımıza gelmemişti. Evet, aile önemli. Aile zaten toplumun temel taşı. Ama bugün çocuğunun üzerine titreyen, pedagojik açıdan evladı için kendini geliştiren, benimsediği değerler üzerine çocuk yetiştiren aileler niçin endişe ediyor o halde? Niçin bu aileler çocuğunun okula gidince değişeceğini, bütün emeklerinin heba olacağını düşünüyor? Önünüze sorunlar silsilesi yığmayacağım. Ayaküstü kiminle konuşsanız sağlıktan, ekonomiden, siyasetten ve tabi ki eğitimden zaten çokça dert yanacaktır. ‘Eğitim şart’ dediğimiz noktada eğitime verilen, verilecek olan önem ve bu yöndeki çaba da şart. Eğitim şartsa eğitimin kökleri değerlerimize bağlı kalarak adeta pergelin diğer ucu gibi dalları ile dünyadaki gelişmeleri takip etmek de şart. Bugün ‘ev ödevleri olmalı mı olmamalı mı’ diye konuştuğumuz süreçte elimizin altından kişiliği, kimliği kayıp giden bir nesilden bahsediyoruz Z kuşağı diye yaftalayarak. Her ne kuşağı ise o kuşak çözülüyor. Yangın artıyor. Yok mu bir su serpecek? Çözümümüz ne olacak? Acaba bakan değiştirmenin bir çözüm olmadığını anlamak 2002-2023 yılları arasında 21 yıllık süreçte yeterli olmadı mı? Bir değil iki değil üç değil 21 yılda tam 8 bakan değişikliği ile çözümün bakan değiştirmek olmadığı anlaşılamamış olsa gerek. 21 yılda 8 bakanın değişmesi 8 yeni sistem demek. 2002 yılında okula başlayan 2010’da ilköğretimden (o zamanlar adı ilköğretim, şimdilerde ilkokul-ortaokul), 2014’te öğretmen lisesinden ve 2018’de üniversiteden mezun olup hala eğitim sürecine yüksek lisans eğitimi ile devam eden bir kimlikle bu satırları kaleme alıyorum. Okuma yazma öğrendiğim fiş tablosundan bugün geldiğimiz bilişim teknolojilerindeki gelişmelere kadar hepsinin şahidiyim.
Eskiden ailelerimizin söylemleri “Okula giderse iyileşir, değişir, düzelir, hele bi’ okula başlasın” yönünde idi. Fakat bugünün aileleri “Okula başlayınca nasıl yapacağız bakalım, işimiz zor.” yönünde cümleler sarf ediyor. O halde 21 yıllık eğitim planlaması, eğitim programları, eğitime dair her ne varsa bir gelişme gösterememiş demek mi oluyor? Tabana bakınca hedeflerin menzile erip eremediğini görmek mümkün değil mi?
Halide SİVRİ