

Yattığım yerden dört duvar arasına bakıp duruyorum bazen tavana dikili kalan gözlerim bazen aile resimlerine bazen ise ayet yazılı levhalara bakıyor. Duvardan insan hayvan silüeti de çıkartmayı başardım. Artık dünyam bu oda, dar mı dediniz? Ben ana karnından dünyaya gelmişim ve dedim ki ‘İşte geniş dünyadan dar dünyaya hoş geldin!’
Bunca koşturmanın uzun dinlenmesini yapıyorum. İşte şu sandalye!
En sevdiğim sandalyeydi ne anılar yaşadı, ne anlar yaşamasına şahit oldu.
Bazen yığılıp kaldım, bazen heyecandan havalara uçtuğum, bazen çocuklarımı sırtıma almak için kullandığım, yediğim, içtiğim, kitap okuduğum, yazdığım, bir pencere önünde yaşadıklarıma, gördüklerime şahit tuttuğum güzel sandalye!
Bir gün yorulacağın hiç aklıma gelmezdi, duygularının olacağı da… Hüznümün, sevincimin ortağıydın. Ama ortak etmedin hiç beni ve diğerlerini ya da biz bilemedik.
Hatırlıyor musun bir gün oturmuştum yine en sevdiğim kitabımı alıp okurken duraklayıverip, kalbim küt küt atıyordu artık ne kadar heyecanlıydım bilemiyorum. Kitabımın arasından düşen zarftı bana bunları yaşatan.