

Sözlerin veciz bir şekilde letafetle aktarıldığı, yüzyıllar boyunca insanların duygularına tercüman olmuş bir edebi sanattır şiir. Kimi zaman hasreti, özlemi, sevgiyi, acıyı, hüznü bünyesinde barındırır. İnsanlık tarihi boyunca hepimizin malumu bir iletişim aracı kisvesi görevini üstlenir. Geçmiş zaman o dur ki bu güzel vasıfları ile meclislerin, toplantıların hatta saray eşrafının piri haline gelir. Günümüze değin İslam medeniyetlerinin de en önemli sanatı olmuştur şiir. Bunda sözlerin tesiri ve Efendimiz (sav)’in şiir sanatına verdiği önemin de büyük bir payesi vardır. Cahiliye devrinde kurulan Ukaz Panayırı’nda icra ettiği şiir ile Efendimiz (sav) övgüsünü kazanan Kus b. Saide şiirin en önemli iletişim biçimi olduğunun bir yansımasıdır adeta. Yine şiirin İslam döneminde de ehemmiyetinin belki de en önemli nüvesi Kab b. Züheyr’in Peygamberine duyduğu sevgi ve muhabbeti kelimelerine yansıttığı Kaside-i Bürde ve Sevgililer Sevgilisinin ona muhabbeti neticesi hediye ettiği hırkasıdır muhakkak. Böylesi latif sözlerin bir arada zikredilmesi ve aslında toplumsal iletişim vazifesi üstlenmesi her dönemde şiirin öneminin muhafaza edilmesini sağlamıştır. Elbette günümüzde teknolojinin gelişimi neticesi bir değer yitimi görülse de halen o büyülü sözlerde kendini arayan, bulan güzel insanların varlığı da bir gerçekliktir.
Şiir denilince hatırımıza gelecek ilk beş isim kim diye soracak olsak muhakkak birçoğumuzun söyleyeceği isimler erkek şairler olacaktır.
Rümeysa KOCAMAZ AKGÜN