

Bismillahirrahmanirrahim
Bir Şehre Vardım…
İnsanoğlunun yer yüzünde hikayesi Hz. Adem İle Hz. Havva’nın cennetten çıkarılması sonucu başladı. Hz. Adem ve Hz. Havva birbirlerini bulduktan sonra yeryüzündeki ilk camii Kabe’yi inşa ettiler. Kabe şehirlerin ilk merkezi oldu. Artık Kabe’nin çevresinde dünyanın ilk şehri Mekke kuruldu. İnsanın şehirle olan hikayesi burada başladı.
Bütün peygamberler bir şehre geldi. Hz. Adem’den yana devam eden bu hikaye en son Peygamber Efendimiz’in Mekke’den Yesrib’e hicret etmesiyle kemale erdi. insanlık tarihi boyunca vahiy hep şehre geldi ve şehirleri kuran ana düşünce ise vahiy merkezli inanç oldu. Bir insanın yeryüzündeki hikayesinde kendi gerçekleştirebileceği şartları taşıyan şehirler kuruldu.
Vahiy merkezli kurulan şehirlerde merkez ibadethane, onun çevresine kurulan medrese ve çarşı, onların hemen başında yer ayrılan mezarlıklar. Bu merkezin çevresine kurulan mahalleler. Bu temeller üzerine kurulan şehir, kul olan ve bu dünyada bir ağacın gölgesinde gölgenecek kadar kalacak olan beşere, insana şunları söylemektedir: “Bu dünyaya bebek olarak geldin, belli zaman burada yaşayacaksın, genç olacaksın, olgunluk yaşına ereceksin ve en nihayetinde geldiğin toprağın bağrına döneceksin! Bu dünyada tek başına değilsin. Seni bir yaratan var. Senin seni yaratana, onun yarattıklarına ve kendine karşı sorumlulukların var. Bunun hesabını vereceğin bir ahiret var. Yaşadığın hayatın bir hesabı olacak.”
Vahiy merkezli kurulan şehirler insanın insan kalmasını sağlayacak şekilde kurulmuştu. Mahalleler bir birine dayanan, bir birinin mahremiyet alanını ihlal etmeyen, komşu evlerinin güneşini, rüzgarını engellemeden kurulmuştu. Bu temellere dayanarak kurulan şehirlerde insan kolaylıkla zaafiyet düşmez, elden ayaktan kesilmez, bir başına kalmaz, hayatın tüm zorluklarını beraber karşılarlardı. Tek başına yaratılan insan hem bireysel ibadetlerini ve bireysel ihtiyaçlarını en güzel bir şekilde karşılardı. Hem de mahallede tüm toplumsal, sosyal ihtiyaçlarına cevap bulurlardı. Mahallenin pir-i fanileri gençlere hayat deneyimlerini aktarır, geldikleri dünyadan ayrılmadan aslı vatanlarına gitmeden önce hoş bir sade bırakırlardı.
Bu sayımızda Maaile olarak “şehri” konu aldık. Bir insanın yaşayabileceği şehir nasıl olmalıdır, neye göre şehirler ve binalar inşa edilmelidir, modern zamanın ve modern mekanların insanı boğan durumundan bir çıkış yolu bulabilir miyiz? İnsanı kemale erdirecek olan şehir hangisidir ve bunun gibi bir çok konuyu düşündük ve cevaplar bulmaya çalıştık.
Fiemanillah…