

“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdar olandır.” /Hucurat;13
Onca çeşitliliği yaratıp ‘Hepiniz bendensiniz bana döneceksiniz.’ diyerek tekliğe/kendisine dönüşü bile farklılık üzerinden gösteren bir yaratıcıya karşı, kendisinden farklı olan her şeye sırt çevirip, yüz asan, ağız buruşturan, dışlayan insanoğlu âlem ve varlığın temelini ve var oluşun amacını anlayabilmiş midir?
İnsanlığın kabilelere ayrılmasındaki hikmet daha da bölünme yaşansın diye değildi elbet. Farklılıklardan doğacak bereketi görmekti. Farklılığın kötü bir şey olmadığı idi. Felsefe ilminde yıllarca tartışılan kötülük problemini bir kenara bırakarak salt iman ile bakınca ‘Farklılık kötü olsaydı Allah her şeyi birbirinden farklı kılar mıydı?’ inancı her daim gündemde kalıyor.
İsimler,cisimler,topraklar,renkler,diller,ırklar,ruhlar ve hatta bedenimizdeki hücreler dahi, bakıldığı zaman çeşit çeşit ama uyumlu.Uyum ve denge buradan doğuyor. Klasik bir örnekle; siyah beyazı görmeden beyaz olduğunu anlasa bile, farkı tam kavrayamaz. Biz de bizi biz yapan şeyleri bizden farklı olan şeylere kıyasla daha net görebiliriz aslında.
Emine Şeyma İYİYOLBULAN