

Uçmayı öğrendiğim günden bugüne, Bak! Büyüdüm annem,
Başımı kaldırdığımda büyük ne varsa şimdi küçücük,
Düşlemediğim hayallerde yüzüyorum. Hastalandığımda başımda olan ellerin yok omzumda,
Babamın bana bakışını özledim, göz kırpışını,
Senden gizli sırlarımız hâlâ duruyor sandığımda,
Bir sana nazlanmış bir senin dizinde ağlamışım,
Bir tek senin gözlerime bakışınmış güven,
Bir ben değil hedeflerim, sınavlarım da büyüdü Anam!
Evlatlar büyürken bir daha büyüdüm,
Büyümeye her adımımda zorlandım.
Bir bebeğin doğum sancısı kadar,
Kimler kırarak geçti bu kalp kapısından,
Başa dönebilsem, sana emeklesem.
Aldatılmışlıklarımı, incinmişliklerimi,
Atsam okyanusa sana gelsem.
Sen gülen yüzünde gülücükler açan pembe yanaklarından,
Ve kavrayan kollarınla sarmalasan beni bağrında.
Gecelerin karanlığında kaybolsam, bulursun beni. Lakin seni üzmemek için kaybolmayı göze alamam. İnsanların çıkarcı samimiyetsizlik alevleri yüreğimi dağlarken, o yangınlarımı söndürensin sen, gerçek olmayan gülüşlerin donduran soğuğunu güneş olup ısıtırsın sen. Uyanışlarımın güneşi, avuçlarının duasıyım. Kolay olmadı evlatlarını büyütmen, kendin yemedin yedirdin, giymedin giydirdin. Gizli ağlayışlarının da dertlerinin de ortağıyım senin. Güçlü olmayı senden öğrendim. Metaneti, azmi, derdin ne olursa olsun şükretmeyi… Velhasılı ayakta dimdik durmayı öğrenirken büyüdüm. Ne kadar büyüsem de senin küçük kızın olmak bana iyi geliyor.
“CENNET ANNELERİN AYAKLARI ALTINDADIR.”
Her an aklımda, aklımdan kalbime akan bir nehirsin. Evladın için kalbinde cenneti taşırsın. Yüzüne bakıyorken tüm çilelerinin izlerini yüzündeki çizgilerden tekrar izliyorum. Bu izlerini güllere çeviriyor, evlat kokusu yanında tüm izlere meydan okuyan gülüşlerinle kalbime antibiyotik oluyorsun. Benim Kahramanımsın, sen!
Tarifi olmayan sancılarla kucağına evlatlarından sadece onlar iyi olsun diyerek beklentisiz, karşılıksız, samimi en içten almadan vermektir. Annelik, doğurmak, dil, din, ırka göre anlamını yitirmez.
Dünyadaki tüm dillerdeki “anne” kavramı aynı. Anneliğin değişmeyen anayasası. Kızdığında “Ana ol da gör!” diyen.
Analar bağrına taş basar. Evlatlar için telaşlanmak, evladı için kendini ateşe atmak, yapamayacağını sandığı tüm fedakarlığı yapmak. Zamanın ve hayatın kötü hadiselerine karşı evladını korumak, aslan gibi pençelerini çıkarmak.
“Cennet annelerin ayakları altındadır.” Bizim evlatlar olarak anneye bakışımız, bu hadis-i şerif çerçevesinde olmalı. Anne olmak zor zanaat vesselam… Bunu gerçekten anne olunca daha iyi anladık. “Davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş.”
KİMİ ZAMAN NİMETİ “YUSUF OLMAK”, KİMİ ZAMAN İBRETLİK “KABİL OLMAK.”
SULTAN GÜL BAYEZİT
Devamı Maaile Dergi Haziran Sayısında…