

Her evlilik, birbirine benzemeyen ve kalıplara sığmayacak kadar değişken dinamikler barındırır. Evlilik hakkında ne kadar ne yazılırsa yazılsın, hangi öğretilere, kural ve kaidelere dayandırılırsa dayandırılsın belli bir tarifi yoktur, olamaz da. Genel çerçeveler, inancımız ve toplum nezdinde kabul görmüş belli kalıplar olsa da her insanın parmak izi gibi evliliği de farklıdır, farklı olmak zorundadır. Sosyal medyanın da hayatımızda büyük ölçüde yer tutması aynı zamanda bir aldanışı beraberinde getirmiştir. Çoğumuzun farkında olmadığı, göreceli bir aldanış bu. Aynı zamanda belki de sosyal medyadan önce hayatımızda bu denli etkili olmamış bir “kıyaslama” durumunu doğurmuştur. Artık insan, “düşünüyorum o halde varımdan, görünüyorum o halde varım” gibi bir yanılgı içine düşmüştür. Bu algının müsebbibi yalnızca kişinin kendisi değil aynı zamanda toplum hatta dünyanın dayattığı bir sistemin sonucudur.
Faydalı tarafları elbette vardır. Kısa zamanda dünyanın öbür ucuna ulaşabilen bir bilgi akışı, reklam, pazarlama, algı yönetimi, ticaret ağıdır aynı zamanda. Çağın gerektirdiği teknolojik gelişmelere tamamıyla sırtımızı dönerek yaşama lüksümüz yoktur. Birçok iş kolu, eğitim, medya vb. sektör, dijital ortamda aktif olarak çalışmalar yürütmektedir. Özelikle bu görünür olma durumu, şöhret sahibi tanınmış kişiler başta olmak üzere, akraba, tanıdık ve arkadaşlarında aynı alanda yaptığı aile, çocuklar, ev, iş, makam, varlıklar gibi paylaşımlarla kıyas duygusunu tetiklemekte hatta işi çok ileri sahalara sürükleyip haset, nazar, kıskançlık gibi duyguları harekete geçirebilmekte küçük kıvılcımlar büyük yıkımlara zemin hazırlayabilmekte…
Birsen BAĞCI
Devamı Maaile Dergi Ağustos Sayısında…