

Adına marşlar, şiirler yazılan ardından binlerce imanlı yürek bırakan kutlu şehadete erişmiş bir mücahitti Metin Yüksel. İslam mücadelesini savunan her kişinin yaşı o dönemlere yetişmese dahi ismini muhakkak duyduğu bir değerli şahsiyetti. Karanlık güçlerin oyunlarını başlarına çevirmek adına gece gündüz demeden çalışan ve Müslüman Gençleri bir çatı altında toplayarak birlik-beraberlik şuurunu aşılamıştır kutlu şehit. Yaptığı onca güzel çalışma ve irşat faaliyetlerinin meyvesi çağları aşan bir şehit olma unvanı ile taçlanır nihayetinde. Bu güzel insanı hepimiz biliriz ve yaptıklarına şahitlik ederiz. Ancak aynı ailede kendisi gibi dava mücadelesi veren İslam mücadelesinin o dönemde kadın yüzü olan kız kardeşini çok azımız biliriz.
1954 senesinde âlimler şehri Bitlis’te dünyaya gelir Süreyya Yüksel. Babası İslam âleminin yakından tanıdığı değerli fıkıh âlimi Molla Sadrettin Yüksel Hocaefendi, diğer çocukları gibi Süreyya Hanım’ın da dini eğitim ile terbiye alması için büyük gayret gösterir. Bu güzel çaba Süreyya Hanım’ın ileride bir âlime olarak isminin anlamı gibi “karanlığa ışık tutan bir kandil” olmasına vesile olacaktır. Süreyya Yüksel, mevcut dönemin şartları ve İslami hassasiyetlerinden ötürü ilkokul, ortaokul ve liseyi dışarıdan okur.
Hayatı 1966 senesinde İstanbul Fatih ilçesine taşınmakla büyük oranda değişir. O idealist bir İslam neferidir. Genç kızların yozlaşmaya karşı duruşunu değiştirerek yeniden İslam ile bütünleşmelerini sağlamayı hedefler.
Rümeysa KOCAMAZ AKGÜN
Devamı Maaile Dergi Ağustos Sayısında…