

İnsanoğlu diğer tüm mahlukata üstün yaratılmıştır. Hak ile batılı ayırt edebilecek cüz-i irade Allah-u Teala’nın insana bahşetmiş olduğu en büyük nimet. Hak ile batılı, doğru ile yanlışı, faydalı ile zararlıyı ayırt edebilme yetisine sahip olmak bizi diğer yaratılmışlardan farklı ve üstün kılar. Peki, sahip olduğumuz bu irade nimetinin ne kadar farkındayız? İradenin şuuruna nasıl varılır? İrade nimetinin şükrü, niyette ve uygulamada yani amelde ortaya çıkar. İnsanın ameli, kendisidir dersek kişinin ameli, kişinin ahlakıdır diyebiliriz. Güzel ahlakın en büyük mümessili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hayatını hayatımıza nakşedebildiğimiz ölçüde güzel ahlak sahibi olabiliriz.
Bugün bizim güzel ahlakımız; teknolojinin, çağın ve dijitalliğin getirmiş olduğu sanallığın neresinde? Güzel ahlak sadece birilerine iyi davranmak veya ibadetlerimizi aksatmamak mı? Yoksa bütünüyle bir karakter ve yaşam tarzı mı? Hayatımızda bugün sanal alemi inkar edemeyeceğimiz ortada. Sanal alemin artık bir o kadar gerçek hayatın kendisi olduğu da ortada. Yaşadığımız hayatın içine böylesine yerleşmiş olan bu alemin içinde bulunan insanoğlu bütünüyle var olmalı ve gerçek hayatta nasılsa orada da kişiliğini ve Müslüman kimliğini korumakta büyük çaba içinde olmalıdır.
Müslüman bir kimse gerçekte de sanalda da Allah’ın kendisini görüyor olduğu bilinciyle davranış ve sözlerini şekillendirir.
Güzel ahlak beraberinde birtakım incelikleri de heybesinde taşır. Devir, çağ, dönem ve şartlar ne olursa olsun inceliklerin bütünü güzel ahlak dediğimiz başlığın altında yerini alıverir. Teknolojinin zamanla bizim ahlakımıza etkisini inceleyecek olursak öncelikle zan boyutunu ele almak gerekir.
HALİDE SİVRİ
Devamı Maaile Dergi Ağustos Sayısında…