

Türk dünyasının bitmek tükenmek bilmeyen derin yarasıdır Kırım. Tarihi boyunca zulme baskıya, tecride maruz kalmış, öz vatanlarında mülteci konuma düşmüş soydaşlarımızın Türki diyarıdır. Konumu itibarı ile sıcak ve soğuk denizler arasında bir köprü vazifesindedir. Tam da bu sebepten tarih boyunca Rusya tarafından tacize ve işgale maruz kalır. Kırım’ın ilhakı neticesi başlayan zorlu ve meşakkatli hayatlar hepimizin malumudur. Soydaşlarımız tarihi vesikalarda okurken dahi yüreğimizin kaldırmadığı işkence ve zulümlere maruz kalır. Zulmün olduğu yerde bir inanan dava adamı her daim çıkar. Zulmün karanlığında kaybolan öz benliğini yitirenlere bir yol gösterici adeta deniz feneri misali. İşte bu Türki diyarlarda yaşanan mezalime karşı bir duruş ile bir yiğit tarih sahnesine çıkar.
İsmail Gaspıralı ismine tesadüf etmeyenimiz yoktur muhakkak ki. İsmi yakın tarihi vesikalarda sıklıkla güzel hasletler anılan İsmail Bey yaptığı icraatlar vesilesi bir milletin özgürlüğüne kavuşmasını sağlamış bir aydın şahsiyettir. Çarlık döneminde yaşamış, aslen Kırım Tatar Türklerinden olan İsmail Bey, özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinde önderliği ile halen kendisinden bahsettirir. Doğup büyüğü coğrafyada asimile olmaya karşı durarak öz kimliğini unutmayan bir tarihi şahsiyet olarak karşımızda durmaktadır. Bu kimliğini muhafaza edebilmek adına; ezilen, horlanan, öz benliklerinden koparılmaya çalışılan soydaşlarının özgürlüğü için ömrü boyunca mücadele etmiştir.
Rümeysa KOCAMAZ AKGÜN