Bismilahirrahmanirrahim
Kıyamet her an kopabilir. Bundan dolayı inananlar olarak her daim iyiye ve güzele doğru yürüyüşümüz ve gayretimiz devam etmelidir. Klasik bir sözdür, belki yeryüzünde kötülüğü bitiremeyebiliriz ama iyiliği çoğaltabiliriz.
Cebrail (as), Hz. Peygamberin de aralarında bulunduğu bir sahabe topluluğuna insan suretinde gelerek, iman, İslam, ihsan nedir, diye sorular sormuş ve Efendimizin (sav) verdiği cevapları “– Doğru söyledin!” diyerek tasdik etmiştir. Son olarak kendisine, kıyametten haber vermesini istemiş ve Allah Resulü (sav): “Bu meselede kendisine sorulan, sorandan daha çok bilici değildir.” diye cevap vermiştir.
İnsanın ölümü kendi kıyametidir ve hiç birimiz nerede ve ne zaman öleceğimizi bilemeyiz. Bundan dolayı ölüme ve Rabbimize vereceğimiz hesaba her an hazırlıklı olmalıyız.
Ebu Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav): “İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır; sadaka-ı cariye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat.”
Kıyametin kopacağını dahi bilseniz, elinizdeki fidanı dikin.” diye emreden bir peygamberin ümmetiyiz, elhamdülillah. Elbette bir fidanın dikilmesi, belki de bir asır mahsul verecek bir ağacın varlığına sebeptir. Her şey bir tohumla hatta bir niyetle başlıyor aslında. Bir ağacı dikerken, bir eseri yazarken veya bir evladı yetiştirirken, samimi bir şekilde tüm insanlığa hayrı olması niyetini taşımalıyız ki, ilahi lütuflara erişelim. Kıymetli abimiz Şehit Adnan Demirtürk’ün hafızalara kazılan şu cümleleri, ne kadar da yalın bir şekilde bize ışık tutuyor.
“Bir yıl sonrasını düşünüyorsanız bir tohum ekiniz, on yıl sonrasını düşünüyorsanız bir fidan dikiniz, yüz yıl sonrasını düşünüyorsanız bir insan yetiştiriniz.”
İnsan üreten bir varlıktır. Her bir çalışmanın ürünü, emek ve sabrın karşılığında meydana gelir ve bu da insanı değerli kılar Boş ve amaçsız bir yaşam insanın fıtratına uygun değildir ve çürümeye yol açar. Aynı akan suyun kir tutmayıp, durgun suların hastalık ve mikrop saçması gibi tanımlayabiliriz bu durumu. Müslüman, aksiyon sahibi olduğu takdirde aynı su gibi temiz ve temizleyen olma vasfına ulaşabilir.
Eşref-i Mahlukat olan insan, Cenab-ı Hakk’ın bir eseridir. Yaratan, kulundan da bu dünyada güzel eserler bırakarak huzuruna gelmesini ister.
Şenay ŞEKER