

Kuran-ı Kerim’de ismi zikredilen tek hanım olan Hazreti Meryem validemiz biz Müslüman hanımlar için muazzam bir örnektir. Hanne validemiz, bir anne için en kıymetli varlık olan evladını, Meryem validemiz ise canını Allah (cc) yoluna adamıştır. Peki bizler adayabilecek miyiz canımızı ve en değer verdiklerimizi?
Adamak, en kıymetli şeyini Allah (cc) yoluna feda etmektir. Karşılıksız, bir beklenti içerisine girmeden ve tam bir teslimiyetle… Adamak, fani olandan geçip, baki olanda yok olmaktır, erimektir.
Sadakatle, mukaddes emaneti yüklenmek ve yaradana kulluğu tam manasıyla yerine getirmektir. Adadıklarımız aslında Rabbimizin bizden istedikleriydi ve bizim de vermemiz gerekenlerdi.
Ve yine Hz. İbrahim (as)’ın evladını Allah’a (cc) adaması ve Hz. İsmail (as)’ın kurban edileceği zaman, babasına: “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap!” diyecek kadar asil duruşu ve teslimiyeti ve Hz. Hacer validemizin yaşadığı olaylar karşısındaki tevekkülü tüm Müslümanlar için büyük bir ibrettir.
İşte bu adanışlardan en güzel bir örnek de Hz. Meryem’in annesi Hanne tarafından Allah’a adanmasıydı. Babası İmran, Hz. Davud’un soyundan gelen aziz bir bilgindi. İmran ve hanımı Hanne, Nasıra’da gördükleri bir rüya üzerine Beytü’l Makdis’e hizmet için gelmişlerdi ve yaşları geçmesine rağmen bir evlatları yoktu.
“Hani İmran’ın hanımı: ‘Ey Rabbim! Karnımdakini azatlı bir kul olarak sana adadım, benden bu adağımı kabul et. Şüphesiz (niyazımı) hakkıyla işiten, (niyetimi) son derece bilen sensin, ancak sen’ demişti.”
Hanne validemiz, Allah’tan (cc) kendisine bir evlat vermesini ve verdiği takdirde o çocuğu Beytü’l Makdis’in hizmetine adayacağını vadetti.
ŞENAY ŞEKER
Devamı Maaile Dergi Mart Sayısında…