

Atalarımız ‘ismiyle müsemma derler’ de insan için konumuzda tecelli etmemiş ne yazık ki! Cezaevinde başladığını zannettiğimiz ‘ak (!) serüvenin, başlama tarihi daha da eskiye dayanıyormuş meğerse.
Reis’in Yunanistan’da aldığı cesaret madalya sarhoşluğuyla ta çocukluğunda, “Rum patronlarım vardı. Onların yanında çalıştım.” diye övünerek bahsetmişti de oradan öğrendik dostluğun derinliğini kendi ifadelerinden.
Hani şiir okuma seremonisi de vardı bir de, biz biraz daha yakın tarih diye buradan başlayalım. Cezaevinde Amerikan büyükelçisiyle yenilen balıktan başlanabilir, mesela. Yalnız balığın cinsini bilmiyoruz onu açık söylemek lazım. Ancak ziyaretçilerin çoğunluğunun yabancılardan oluş trafiği herkesçe biliniyor. İster istemez insanın aklına deli sorular gelmiyor değil hani…?! Bir dostluk köprüsü mü oluşturuluyordu acaba?
Oysa Rabbimizin hayat rehberi yüce kitabımızda, çokça bahsettiği, ‘onları dostlar veliler edinmeyin’ ikazlarına rağmen. “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları veliler edinmeyin. Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o da onlardandır.” Maide 51. ayeti kerimesi.
‘Aklını peynir ekmekle mi yedin?’ deyimini ‘balık ekmekle mi?’ desek abartmış olunmaz kanaati ağır basıyor. Yoksa böyle hayati bir ikazı bilen ya da bizim bildiğini zannettiğimiz şu, zaman zaman kullandığı imam hatip kartvizitli birinin bu talihsiz acziyeti nasıl tarif edilebilir?
Hele ki yirmi yılın sonunda orada atılan adımlar neticelendikçe, acı sonuçları hayretler içinde yaşayarak görünce sorular bırakıvermiyor insanı, istesek de. O zaman dilimlerinde atılan temeller bir film şeridi gibi canlanıyor gözümüzde. Ve ülkenin başına örülen çorapları giymeye mecbur kalınca anlıyor çokları…
Birçoğu da görmemek, duymamak için gözünü, kulağını tıkayarak görmediğini, duymadığını hazin olayların yaşanmamış olduğuna inanmaya zorluyorlar zavallıcıklar kendilerini. Oysa ülkenin bütün maddi, manevi değerleri yok olup gitmekte…
Olanlar olmamış, olmayanlar da oluyormuş gibi insanlara dikte edilmeye çalışılıyor. İktidarın sadece bu yönü bile başlı başına kötülük, kaos oluşturmaya sebep. Acı, çok acı! Gerçeklerin üzerini örtmek için çeşitli yalan ve iftiralarla, temiz insanları karalayıp itibarsızlaştırma çabasındalar.
Nazile ŞANAL
Devamı Maaile Dergi Mayıs Sayısında…