

İŞGAL AİLEDEN BAŞLAR, İMAR DA AİLEDEN BAŞLAR
Eşimin bana soyadıyla beraber verdiği en güzel hediye ‘davası oldu. Ve ben her evlilik yıldönümünde diyorum ki ben hediye istemiyorum. Ben hediyemi başta aldım. Bu dava bana en büyük onur en büyük hediye.
Maaile Dergisi ile atılan adım çok önemli. Allah muvaffak kılsın. Millî Gazete’nin ömrü gibi ömürler nasip etsin. Biz ailecek başından bu yana aboneyiz Maaile’ye. Buradan girizgâhla gençlere tenbihat bir Milli Gazete’yi, Anadolu Gençliği’mizi, Maaile’yi takip etmek önemli. Hamdolsun on beş yıl boyunca ona hiçbir zaman “Şuraya gitme, buraya gitme, bizi ihmal ediyorsun!” demedim. Ahiretimi ateşe atmaktan korkarım. Hatta evde biraz fazla durunca, “Senin işin yok mu, teşkilat çalışması yok mu?” derim. Ya da acil bir çocukların bir hastalığı varsa önce teşkilatı sorarım acil bir işi varsa söylemiyorum.
Mazlum coğrafyada bir şeker, bir balon görmeyen çocuklar var. Bizim çocuklarımızın imtihanı varlık, çok büyük bir imtihan.
Dava müntesibinin gayreti, bütün olumsuzluklara rağmen cihadındaki sabit kadem hali bundan daha büyük bir bahtiyarlık yok ki bizim için! En büyük bahtiyarlık ta bu dava içinde cihat ederken ruhu teslim etmek. Allah hepimize şehadet nasip etsin.
Hem gençlerimiz hem de camiamız açısından söyleyeceğim umman gibi geniş olmaları. Ölmek üzere olan bir Yahudi gencine ‘Senin bu narin vücudun bu cehennem ateşini kaldıramaz. Gel, ne olur, Müslüman ol!’ deyip onun Müslüman olmasına şahitlik eden bir peygamberin ümmetiyiz. Biz kimseye ön yargı ile bakamayız.”
Mart ayı sayımızda Millî Görüş’ün ağabeyi Recai Kutan beyefendi ile olan röportajımızı aktarmıştık sizlere. O yazımda da dediğim gibi Ankara’ya her gidişimde farklı bir heyecan duyarım. Çünkü Ankara demek benim için Erbakan Hocamızın geçtiği sokaklar, davamızın merkezi demektir. Ankara ziyaretimizde Recai Kutan Beyefendiden sonra başka isimler ile de görüşmek nasip oldu.
Bu sayımızda ise Milli Gençliğin ağabeyi olan, Anadolu Gençlik Derneği (AGD) ve Milli Gençlik Vakfı (MGV) Genel başkanı Salih Turhan ve eşi Zeynep Turhan ile yaptığımız sohbeti aktaracağım sizlere. (Bir tüyo; Ankara röportajları burada bitmiyor, sıradaki sayımızda, Mayıs 2019 Maaile’de, kıymetli bir aile ile daha buluşturacağız sizleri…)
Bir genel başkan evine misafir olduk ancak Zeynep Hanım da Salih Başkanımız da uzun yoldan gelen kardeşlerini heyecanla karşılayan bir abla bir ağabey heyecanı ile karşıladılar. Oturma odasına geçtiğimizde Maaile dergimiz selamladı bizi. İlerleyen dakikalarda Maaile dergimizi çok yakinen takip ettiklerini ifade ettiler. Turhan ailesi; Hz. Aişe ile Hz. Peygamber arasında geçen kör düğüm hadisesindeki gibi ilk günkü samimiyeti bulabildiğimiz bir aile. Salih Başkanımızı çoğumuz tanırız, gayet kibar bir beyefendidir. Ev ortamlarında da bu beyefendiliğine, hanımına olan saygı ve sevgisine bizzat şahit olduk. Zeynep Hanım’ın eşine olan desteğine, evdeki huzura ise hayran kaldık.
Sözü çok uzatmadan Turhan ailesine misafirperverliklerinden ötürü teşekkür ederek sizi yaptığımız sohbetimiz ile baş başa bırakmak istiyorum.
Sohbete Turhan ailesini tanımakla başladık. Akraba olmalarına rağmen çok farklı hayatlardan gelen Zeynep Hanım ve Salih başkanımız hayat hikayelerini şöyle aktardılar bizlere;
Salih Bey: “Hamdolsun doğduğumuz günden beri teşkilatın içerisinde büyümüş bir aileyiz. Eşim ile akrabayız ama onun mücadelesi biraz daha farklı oldu. Özellikle sol cenaha yakın bir insandı. Eşimle üniversiteye gitmeden nişanlandık, birinci sınıfın sonunda evlendik. Hamdolsun çoluk çocuk teşkilatın içerisindeyiz. Özelliğiniz nedir, derseniz teşkilatın her aşamasının içerisinde bulunan ve teşkilat çalışmalarında hep ailecek işin içerisinde olan bir aile olmaya gayret ediyoruz. Allah’a hamdolsun eşimiz bu cihadımızla ilgili hiçbir şekilde karşıma çıkıp da cihadımıza engel olacak bir cümle kullanmadı. Aksine bazı çalışmalarda, “Hadi çocuklar bekler, hadi gençler bekler, bak şunu da yapalım!” gibi sürekli yönlendirmeleriyle karşılaştık. Kendisi de yine teşkilatımızın il il eğitim programlarına katılır. Üç tane evladımız var. Büyüğü şu an AGD’nin kış-et kâşif gruplarında, ortanca oğlumuzun da anaokulu eğitimi var. Teşkilatın dışında bir hayatınız var mı deseniz, yok. Haftanın 3-4 gününde Ankara dışı programlarında oluyoruz, geriye kalan günlerde de Ankara’daki çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Boş vakit kalırsa çocukların hem temel İslami eğitimleriyle ilgilenmeye çalışıyoruz, hem de onların teşkilat adaptasyonu ile alakalı bir çalışma yapıyoruz. Evin içinde kitap okuma programları yapmaya çalışıyoruz. Teşkilatımıza hedef olarak koyduğumuz bazı temel çalışmaları bizatihi önce biz yapmaya çalışıyoruz. Şuur dersleri, asrı saadet dersleri, kâşif grupları gibi. Önce kendi çocuklarımızın uhdesinde deneme gibi bir gayretimiz var.”
SELİME SÜMEYYE ABATAY