

Toprağa yaklaştıkça, yaratılış amacımızı ve nereden geldiğimizi hatırlayacağız
Turgut Cansever, “Mimari, varlığın bütün yönünü kuşatan bir disiplindir.” der. Şehrin imarı ve inşası tabiat ve insanın bir arada yaşayabilme felsefesi üzerine kurulmalıdır.
İslami inanca göre, insanlara kullanma ve faydalanma imkanı verilse de, toprak esasen Allah’a aittir ve insanların topraktan, dünyayı güzelleştirmek şartıyla sınırlı miktarda kullanma hakları vardır.
İslam şehirlerinde temel özellik, dünyayı imar etmek ve güzelleştirmektir. Zira Allah insanı, dünyanın imarı ve insanın ıslahı için göndermiştir. İnsanın Allah’ın halifesi olmasının anlamı budur.
Bütün varlıklar çevreyle etkileşim halindedir. Fakat çevreyi fark eden tek varlık insandır. Bu sebeple de çevreyi yeniden şekillendirme ve koruma imkânına sahiptir. Şehir düzenlemeleri de çevre sorumluluğumuzun bir parçasıdır.
Şehir, Pehlevice’de (Eski Farsça) hâkimiyet, devlet anlamına gelir. Terim olarak ‘Çalışma yaşındaki nüfusun çoğunluğunun ticaret, sanayi ve yönetim gibi işlerle uğraştığı büyük yerleşim merkezleri’ anlamında kullanılır. Türkçede on birinci yüzyıldan itibaren halk dilinde ‘şar’ biçiminde telaffuz edilen şehir kavramı karşılığında, Soğdca kökenli kent ile (kant), “kale ve saray” anlamlarında da kullanılmış olan “balık” kelimeleri de kullanılmıştır. (1)
Turgut Cansever, “Mimari, varlığın bütün yönünü kuşatan bir disiplindir.” der.(2) Şehrin imarı ve inşası tabiat ve insanın bir arada yaşayabilme felsefesi üzerine kurulmalıdır. Kapitalizm ve Batı kültüründe mimari, tabiatla ahenk içinde değil, tabiata karşı savaşarak yaşamak üzerine kuruludur. Son zamanlarda, hem ülkemizde hem dünya genelinde sıkça görülen sel baskınları, bina çökmeleri, toprak kaymaları gibi felaketler, tabiatla girilen mücadelenin sonuçlarıdır. Görülen odur ki, bu savaşın galibi insan değil tabiat olacaktır.
Betül TATAR TÜZÜNOL