Tarihi süreçte Sanayi Devrimi sonrası Avrupa’da şehir/kentin değişmesi gibi Osmanlı topraklarında da şehir açısından değişimler yaşanmıştır. Selçuklu- Osmanlı şehir mimarisi inanç merkezliyken daha sonra neyin olduğu belli olmayan çarpık bir gelişim gösterdi.
Şehirlerde köyden kente hızla artan göç dalgaları beraberinde çarpık yapılaşmayı getirdi. Bu da her açıdan toplumda zorunlu alanları ortaya çıkardı. Bu mahalli seçimler ise bu kötü durumu değiştirmek için bize fırsat veriyor. Kendi adamımızı seçmek yerine doğruyu-iyiyi-adaleti-güzeli faydalıyı kendine şiar edinmiş insanları seçmeliyiz. Kendi menfaati için çalışan değil, halkın menfaati için canını dişine katıp çalışmalıdır.
İngiltere’de başlayan ve süratle Avrupa’ya yayılan Sanayi Devrimi ile birlikte tarım toplumundan sanayi toplumuna geçildi. Avrupa’nın ekonomik yapısıyla birlikte sosyo-kültürel yapısı şehirlere yönelik nüfus dalgalanmaları kırsaldan şehirlere göçü doğurdu. Sanayi Devrimi siyasi-sosyo-kültürel-ekonomik açıdan bizi de etkilemiş ve batı tarzı politikalar benimsenmesine sebep olmuştur. Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı derken Cumhuriyet ilan edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu tarihte nüfusun % 80’i köylerde, kırsalda yaşamaktaydı. Daha ziyade tarım ve hayvancılık ülkesi olmamız hasebiyle nüfus yoğunluğu bölgeler açısından genelde dengeli bir şekilde artmaktaydı. Fakat ne yazık ki yıllardır yanlış ya da maksatlı olarak siyasi, sosyal, ekonomik politikalar nüfus yoğunluğunun anormal bir şekilde şehirlere doğru yönelmesine neden olmuştur.
NAZMİYE GÜLBAŞ
Devamı Maaile Dergi Mart Sayısında…